-Siyasi kazanım için Türkiye’de sürekli gündemde tutulmaya çalışılan kelime: faiz
Faizi düşman belleyeceksek önce faizin ne olduğu konusunda emin olmamız gerekir.
Öyleyse ekonomik bir hikâyeye odaklanalım;
Adamın biri başka bir adamdan 10 para borç alıyor. Alırken de 10 sene sonra geri ödeyeceğini söylüyor. 10 sene sonra paranın pahası 10 yıl öncesine göre daha az vaziyette tabii. Evet, paranın değeri zamanla azalır. Çünkü zamanla piyasadaki para miktarı artar. Sayıca fazlalaşan paranın değeri ucuzlar. Para miktarı sürekli artar, çünkü insan nüfusu sürekli artar. Böylece zaman geçtikçe para ucuzlar. Bu vaziyete baktığımızda borcunu geri ödemek isteyen adama alacaklısı “Aslında bana 12 para vermen gerekir. 10 senede 10 paranın alış gücü zayıfladı.” der. 10 para verir, 12 para ister ve arada 10 sene vardır.
Bu hikâyedeki durum faiz midir? Cevap; hayır. Bu fiyat doğrulamadır. Sağlamadır bu. Öteki türlü borç veren fakirleşir.
Ancak bu 10 para borcu veren 10 sene sonra 50 para isterse, işte bu faizdir. Fahiş ve haksız kazançtır.
Bu durumda sağlama oranının ne olacağını önceden öngörebilmek önemlidir. Ne kadar isabetli tahmin yapılırsa o kadar ekonomik adaleti yapı edilmiş olur.
Maalesef ülkemizde faiz kelimesi yanlış kullanılıyor. Tıpkı nazar kelimesinin yanlış kullanılıyor olması gibi.
Olaya sadece borç alan olarak değil, borç veren olarak da bakmak gerekir. Sana 10 para verdiğimde bana 10 sene sonra 10 para vereceksen niye sana paramı vereyim ki? Kendi cebimde durması daha garanti. Ancak talep edeceğim oran fahiş olmayacaktır. Hatta paranın değerindeki değişime odaklı bir oran olacaktır. Alanın ve verenin kaybetmeyeceği altın oranı bulmak ise ekonomist marifetidir. Bu oran faiz değildir.
Bankalar reklamlarda bağırıyor “%4 faizle krediniz hazır!” Yahu %4 oranı faiz değil ki. Paranın muhtemel ucuzlama oranı bu. Ancak “%20 faizle krediniz hazır!” denilince, o zaman tamam. Evet o zaman durum faiz.
-Geçtiğimiz gün cebimde 20₺ ile bir baklavacıya girdim. 20₺’ya tam 2 dilim baklava alıp çıktım. Utandım. Ezilmiş hissettim. 2 dilim baklava satın aldım. Ayrıca tutar 21.84 idi. Tezgahtar sormadı bile bunu.
Peki bir dilim baklava 10 Lira ise 1 Lira’ya ne alınabilir?
Belki buna şaşıran olabilir ve ancak ben bu soruyu Borsa ve dijital para ile yanıtlıyorum. Halen Borsa’da 1.3 Lira’ya işlem gören hisse var. Bunun yanında 1 Lira’dan daha ucuz kripto paralar var.
-Devletler aslında daima kendi örgütlenmelerinden daha büyük bir teşkilatın parçası olmanın yollarını aramalılardır. Herhangi bir birliğe üye olan devletler, yalnız sayılabilecek devletlere oranla daha güçlüdürler. Bunun tartışmasını yapmak aslında gereksizdir.
Birlik toplumsal rıza ile oluşur. Dayatılamaz. Zorla uygulanamaz. İşte SSCB örneği var tarihte. Adı “Birlik” ve ancak asıl gayesi “Birlik” içinde ki tüm ülke ve diyarların Moskova’yı ve onun lüks düşkünü hiyerarşisini beslemekti.
Yani neyin birlik olduğu konusunda uyanık olmak gerekli.
Türkiye her kültüre yakın duran coğrafyası ve tarihi sayesinde birçok birlik fikrine sahip olabilen bir ülkedir. Avrupa Birliği (AB), İslam Kalkınma Örgütü, Turan gibi örnekler hemen akla gelebilir.
Bu bağlamda Türkiye’ye bir soru: Balkanlar, Doğu Avrupa ve Kafkaslar’da AB üyesi olmayan ülkeler ile ekonomik bir ortaklığa gitmeyi düşünür müsünüz?
Yani Bosna Hersek, Karadağ, Kosova, Makedonya, Arnavutluk, Moldova, Ukrayna, Belarus, Gürcistan, Azerbaycan, KKTC ile birleşerek bir birlik kurmayı düşünür müyüz?
Samimi olmak gerekirse; bu devletler tekil vaziyette çok güçlü devletler sayılmayabilir. Ve ancak hepsinin bir arada çalıştığını düşünmek bile ortaya bir enerji çıkarmaktadır.
Bu fikirler Turan ile AB ülkü ve hedeflerinden bir sapma olarak görülmemeli. Herhangi bir birliğe üyelik, başka bir birliğe üyeliğe mani olmamalıdır.
Ayrıca Türkiye böylesi bir ekonomik teşkilatın temel direği olacaktır. Belki zamanla Bosna Hersek ve Arnavutluk gibi ülkeler Türkiye’nin içinde olma arzusu ile referanduma gidebilecektir.
Avrasya Ekonomik Birliği?
-Boğazlar’daki Türk hakimiyetini pekiştirmek adına Boğazlar’ın işletim hakkını 50 yıllığına farklı bir ülkeye kiralamak. Nasıl? Çelişki değil mi?
Kiracı ülke elbette Boğazlar’dan geçenlerden ödeme alacaktır. Dünya Türk’e bu konuda zorluk çıkarırken kiralama sebebiyle kiracı ülkeye laf etmeyecektir. Böylece 50 yıl sonra Türkiye işletim hakkının iadesini alırken mutlak Boğazlar hakimiyeti elde edebilecektir.
26 Eylül 2022 Pazartesi 21:55 İstanbul Bahadır Gezer
2022 © www.zehirzemberek.com Bahadir Gezer Tüm Hakları Saklıdır.
Ekonomi