zehirzemberek.com
Ulaşım 2
zehirzemberek.com
2022 © www.zehirzemberek.com Bahadir Gezer Tüm Hakları Saklıdır.
-Neredeyse herkesin THY ile ilgili bir fikri vardır. THY trend şirket. Hosteslerinin kıyafetleri dergilere kapak olurdu bir ara. Uçuşlarda herkese istediği kadar gazete dağıtılır, uzun uçuşlarda iki üç defa yemek servisi yapılırdı. Falan falan. Çoğu kimse THY için “Şu şöyle iyiydi. Bunu niye değiştirdiler ki?” şeklindedir. Uçuşlarda alkol tüketiminin durdurulması ve sıcak mentollü ıslak havlu uygulaması gibi uygulamaların kalkması, yemek servisinin birçok uçuştan kaldırılması ve bunun gibi daha pek çok şey.
Hepimiz THY konuşuyoruz. Öyle bir hissediyoruz ki sanki o uçan dev Jumbo jetler bizimdir. Yani bir THY uçağı Türk vatandaşına aittir tabiatiyle. O sebeple THY konuşuyoruz. “Abi şöyle yapsalar harika olur aslında ya!”, “O değil de THY küresel ring seferi çıkarmalı abi. Yolda üç-dört tane şehirde stop yapacak!”, “Uçakta döner yapacaksın abi.”, “Abi bence THY’nin mutfağı Subway olsun. Uçaklardaki mutfaklar Subway olsun. En temizi.” Herkesin ama neredeyse herkesin bir fikri var.
Peki şuna ne demeli? Bazı uçuşlar 11-12 saat sürebiliyor. İstanbul-New York uçuşu uzun bir uçuş sayılabilir. İnsan bu uçuşlarda 3-4 saat uyuyabilirse şanslı oluyor. Ve ancak geride kalan saatlerde biraz gazeteye baksan, ardından bir film izlesen, yine yaklaşık 3-4 saat kalıyor. Bu esnada uçağın ön kısmında ki oyun odasında rulet ya da poker oynasam güzel olmaz mı? Yani uçaklara mini kasinolar yapmaktan bahsediyorum. Uçakların ön kısmında her türlü kumarın oynanabildiği bir mini kasino. Sonuçta uçak uluslararası hava sahasında olduğu için vergi sorunu da yok. Sana şaka gelebilir. Ve ancak masaya oturanlara bağlıdır olay. Adam THY İstanbul-New York uçuşunda poker masasına 250 milyon Dolar koyar, apışır kalırsın. Uçuştaki tüm yolcuların biletlerinden kazanılan paranın 1500 mislidir bu. Bu da bir fikir örneğin.
Yalnız THY denilince saplantı haline getirilen fikir şudur: THY’de İETT mantalitesi ile hareket etmek; Özel Halk Otobüsü uygulaması. Bu yönetim algısıyla THY Dünya’nın dört bir yanında tüzel kişilere ait uçaklara THY amblemini verebilir. Yani Dünya’nın dört bir yanındaki uçaklar THY filosuna dahil edilebilir. Bu kazan-kazan durumudur. Filoya katılan uçakların sahipleri THY’nin küresel bilet ağı sayesinde daha fazla yolcu alabilir. THY açısından avantaj ise daha fazla sayıda Bayrak taşınacak olmasıdır. Ayrıca yolcular yalnızca bir THY bileti ile Köln’den çıkıp iki aktarma yaparak Kolombiya’nın kuzeybatısındaki Kortiyales Kasabası’ndaki toprak pistli hava limanına varabilecektir. Yalnızca 4 kişi taşıyabilen uçaklar olacaktır. Daha nicesi. Bunları yapabilmek için THY’nin bir müfettiş kadrosu kurması ve başvuran uçakları incelemesi gerekmektedir. Belli bir THY standardının altında kalan uçaklar filoya kabul edilmemelidir. Eğer bu sistem gerçekleşirse Dünya daha evvel görmediği ölçekte bir havayolu işletmeciliği ile tanışacaktır.
Bunun ardından beklenen doğal sonuç THY’nin Lufthansa, KLM, Sabena gibi havayolu şirketlerini satın almasıdır. Havayolu şirketinin diğer havayolu şirketlerini satın alması fikri günümüzde abes bulunabiliyor. Ve ancak özellikle okyanus üstü uçuşların yeni başladığı dönemlerde havayolu şirketleri sıkı sık birbirlerini satın alabiliyorlardı.
“Abi uçaklarda canlı müzik olsun bence.”
-İETT beni şaşırttı. Bir gün otobüs durağında büyükçene bir ekranda hangi otobüsün durağımıza kaç dakika uzaklıkta olduğunu gösteren bir bilgilendirme olduğunu gördüm! Cidden de tutarlıydı. Otobüs bu göstergeçteki sürede geliyordu! Bir de bunun üzerine otobüslerin içerisine bilgilendirme koydular. “Bir sonraki durak şu bu” şeklinde. Yani bir şaşırdım ben. Bu yurt dışındaki pek çok belediye de olan bir şey değil. Gerçekten yüksek kalite bir algı.
Ve ancak sonra bu ekranlar çalışmamaya başlar oldu. Bir şeyler ters gidiyordu. Otobüslerin içindeki sesli bilgilendirme “Sonraki durak” derken geçilmiş olan durağın ismini söylüyordu. Duraklardaki bilgilendirme ekranları kapalı durmaya başladı. Tam bir “Beceremeyeceğiz demek ki” bezginliği gelirken İETT tekrar toparladı olayı. Ekranlara, navigasyon alıcı-vericilerine gerekli bakımlar yapıldı ve bu sistemin oturması için yeniden çaba sarf edilir oldu.
Singapur ayarında bir teknolojik faaliyet bu. Otobüslere telefon şarjı için eklentiler yapmak. Cidden güzel olaylar bunlar. Bir de otobüslerimizi hibrid hale getirirsek şehrin havası bundan oldukça olumlu etkilenebilecektir. Şaka değil, İETT’nin tüm otobüslerinin egzoz salınımı yapmaya son vermesiyle İstanbul’un atmosferi olumlu yönde etkilenecektir. Daha fazla yağış olabilecektir.
Aslında IMF ve Dünya Bankası küresel ölçekte şehirlerin belediyelerine doğa dostu taşıtlar alabilmeleri için krediler verebilmelidir.
İstanbul’da yeni otobüs ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Ve ancak Otokar gibi nadide üreticiler hibrid otobüste yüksek verimlilik sunan bir aracı piyasaya sunarsa İstanbul için yeni ve tertemiz taşıtlar almak belediyeyi de büyük bir yakıt tedariği derdinden kurtaracaktır.
-Çağ üstü bir planlama: “Bu görmüş olduğunuz akıllı telefonu diğerine yaklaştırıyorum ve hop, biri diğerinden şarj olmaya başlıyor. Bu yeni bir şey değil. Zaten bildiğiniz bir olay. İşte biz bu mantığı yollarımıza uyguluyoruz. Yollarımızda seyreden araçlar seyir esnasında yoldan şarj edilmekte olan motorlarla çalışacaklar. Çok acayip değil. Bahsettiğimiz akıllı telefon ekranı gibi yollar yapmak değil. Yollarımız yine büyük oranda asfalttır. Yalnızca yolun etrafında alıcı vericiler vardır. Akıllı telefonlar 1cm yakınlığa geldiğinde bunu yapıyor. Biz ise 50 metre uzaklıktan bunu yapabiliyoruz. Böylece arabalar seyahat esnasında şarj oluyor.”
E ama oha artık ya!
-İstanbul-Bursa-İzmir otobanında İnegöl çıkışını bir türlü yakalayamıyorum.
-Jules Verne üslubu takınarak; Bir günde devr-i alem. Uçakla bir günde Dünya’nın etrafını dönmek.
-Mesafeler sebepsiz değildir. Çok uzun mesafeler bize gereklidir. Şöyle ki; 1 ışık yılı uzaklıktaki bir yere 100 ışık yılı hızı ile gidemeyebiliriz. Çünkü mesafe bu hızı almaya yeterli değildir. Ancak 100 ışık yılı uzaklıktaki bir yere 100 ışık yılı hızı ile gidebiliriz.
Peki ışıktan hızlı yolculuk ettiğimizde ışık hızıyla yayılan maddesel görüntümüze ne olacak? Yani görüntümüz bir yere 5 ışık yılında giderken bizim oraya 1 ışık yılında gitmemiz demek görüntümüzü arkamızda bırakacağız demek olacaktır.
Boşluğu keşfetmeliyiz. Uzayda sadece yıldızlara ve gezegenlere gitmeyi düşünmemeliyiz. Tam bir hiçlik olarak görünen uzay boşluklarına da seyahat etmeliyiz. Buralardan Evren’in nasıl göründüğünü bilmeliyiz.
Uzayı bir ulaşım işi olarak görmek. Ulaştırma Bakanlığı Uzay Bütçesi falan.
Ve fakat ana konudan uzaklaşmadan: mesafeler yüksek hız için elzemdir. Örneğin kendi Güneş Sistemimiz’deki bir gezegene gitmemiz 2 ayımızı alabilir. Çünkü sistemin sahip olduğu bir doğal üst hız limiti vardır. Aynı anda Güneş Sistemi’ne oldukça uzak bir yıldıza 1 ayda gidebileceğizdir. Çünkü bu yıldıza olan mesafe üstün hıza ulaşmamıza olanak sağlamaktadır.
-Sesten hızlı uçaklar ile ilgili gerçekler: Öncelikle Tokyo’dan bir sesten hızlı uçak ile batıya doğru havalandığımızı düşünelim. Saat öğlen 14:00. Uçağımızı tam 6 saatte Dünya’nın etrafını dönüyor ve Tokyo’ya doğudan yaklaşıyor. Uçak 6 saatte Dünya’nın etrafını döndü ve ancak Dünya aynı hızda dönmediği için Tokyo’da şu anda saat 24:00, uçaktaki saat ise 20:00. Genç kalmanın yolu bu olsa gerek. Her gün 4 saat vakit yanıltmasıyla birike birike birkaç yıl gençleşirim.
Sesten hızlı uçak konusunu ahali için daha anlaşılır kılacağını ümit ettiğim anlatım şudur: Adam Malezya’da öğlen namazını kılıyor. Atlıyor sesten hızlı bir uçağa ve Karaçi’ye gidiyor. Burada da öğle namazına yetişiyor. Atlıyor ardından sesten hızlı uçağa İstanbul’da ikindiyi kılıyor ve yine sesten hızlı uçağa atlayıp Fas’a gidiyor. Tekrar ikindi kılıyor burada. Adam günde 10 tane vakit namazı eda ediyor. Tercih onun tercihi. Ancak bu örneğin sesten hızlı&küresel taşımacılığın nasıl olabileceği hakkında bir fikir verebilir.
-Spinlaunch diye bir olay var. Müthiş bir şey. Dünya’dan yörüngeye savurma yapan bir sistem. 200 kg ağırlığa kadar kapsülleri Dünya’dan uzaya savuruyor. Garip bir şey. Tipi salyangoza benziyor. Yani dev bir salyangoz. Bu sistemin uzaya insan göndermek için kullanılabileceği düşünülmüyor. İnsanın bu savurma işlemi esnasında oluşacak G kuvvetine dayanması mümkün değil.
Ve ancak uzayda yapılacak olan inşaat çalışmalarına malzeme taşımak için birebir. Ayrıca pek çok uydu bu yolla uzaya gönderilebilir.
-Avrupa çapında yeni bir yol sisteminden bahsediliyor. Buna göre kıtayı baştan başa dolaşacak olan bu yollarda seyreden araçlar saatte 700 km hıza kadar çıkabiliyorlar. Uçak gibi yani. Araçları otopilot sistemi kontrol ediyor. İki saatte Paris’ten İstanbul’a gelinebiliyor. Ve tabii ki araçlar şehir içi modunda bu tür bir hıza çıkmıyorlar.
Bugün 16 Ekim 2022 Pazar 04:22 İstanbul Bahadır Gezer