2023 © bahadirgezer.blog/zehirzemberek Her Hakkı Mahfuzdur.
zehirzemberek.com
Rahat 4
-İşitilmeyen anlarda konuşman seni dinlenmiş yapmaz.
-Hayat bize ısmarlasın diye bekliyoruz. Çoğu zaman ısmarlamayı bırak, çalan telefonuna yanıt verip “Tamam. Hemen geliyorum.” diyerek gümbürtüye getirip kalkıyor ve hesabı masaya gömüp kaçıyor.
“Abi adam her defasında hesabını bize kitliyo.”
‘Bugün üçümüz en kazık içicekleri içicez özel gün hesabına. Tufan terfi olmuş ayağına…’
“Sonra üçümüz aynı anda nasıl kalkıcaz?”
‘İkimiz tuvalete kalkıcak. Üçüncümüz -Nerede kaldı bunlar yahu?- diye bize bakmaya kalkıcak. O anda ve anında topuk!’
“Ödeyemezse mekan dövmesin bunu?”
‘Döverse dövsün. Ağzını burnunu dağıtsınlar şerefsizin. Bir senede bize kişi başı 3-4 bin Lira taktı olm adam içki masasında! Dangalak mıyız lan biz?!’
-Bakış açısı… herkesin yanında aniden bir insansı-meleksi canlı belirse bu ilahi bir durum mudur?
“Ben uzaylı istilası ihtimalini düşünürüm.”
-Benim gözlerim miyop. Işığın kaynağına baktığımda ışığın şemalini görürüm. Çoğu zaman mikroskoptaki hücreye benzer.
-Görülmesi zor olanı göreceğim diye ayyukta olanı görmez hale gelirsen görüşün arızalı demektir.
-Kilise defterinin ne olduğunu bilmeyenler olabilir. Bu adından da anlaşılabileceği gibi bir defterdir. Kiliseye gelen inananlar bu deftere dualarını, temennilerini, itiraflarını, bazen iletişim bilgilerini, nefretlerini, kinlerini ve daha fazlasını yazıyorlar.
Bu defterlerin değeri paha biçilmezdir. Bunlar gerçekten kıymetlidir. Taksim Meydanı’nda ve Galata’daki kiliselerin defterlerinde neler yazılı olabileceği gerçekten insanda merak uyandırabilecek bir sorudur. Nasıl hikayeler anlatılmıştır? Nasıl suçlar itiraf edilmiştir?
Bu defterleri satmak amacıyla çalmak fikri genellikle hırsızdan önce alıcının aklına gelir.
Konuya bizim açımızdan bakarsak; her camide bir cami defteri tutulması iyi olabilir mi? Anıtkabir’de defter var. Yani defter tutmanın kime, nasıl bir zararı olabilir ki? Süleymaniye Camisi’nin defterlerini tahayyül edebilir miyiz? 60’ın üzerinde dilde yazılmış yazılar.
-“Bir birbirimizin dilinin birbirimizin olduğunun idrakine vardık.”
Şair burada kısaca ‘Kızla öpüştük.’ demek istiyor.
-Akşam anahaber bülteninde şöyle bir haber düşünebiliyor musun?
“Sayın seyirciler; dün akşam saatlerinde Ümraniye Yavuztürk arasında çalışan bir minibüs mesai saatleri dolayısıyla sıkış tıkış yol alıyordu. Lütfen beni mazur görün: bu esnada yolculardan biri yellendi. Bu andan itibaren minibüsün içinde birçok kişi birbirine suç attı ve ortam gerildi. Yolcuların çoğunun suçladığı kişi minibüsün içinde linçe maruz kaldı. Osurduğu söylenen linç mağdurunun minibüsten çıkmak için gösterdiği çaba o esnada sokaktan geçmekte olan vatandaşların telefon kameralarına yansıdı. Gördüğünüz gibi; çıkmaya çalışıyor ve ancak geri içeri çekiliyor.”
Yani resmen osuruktan asayiş hadisesi ortaya çıkıyor.
-Bazen acayip acayip haller ve durumlar insanın aklına gelir. Yani aslında ortada hiçbir akla yatkın sebep olmamasına rağmen insan kendini bir restoranın etlerinin saklandığı soğuk odada kendini tasavvur edebilir. Ya da ne bileyim işte ortada hiçbir sebep yokken insan kendini rafting yaparken hayal edebilir.
Şöyle bir enstantane sıradan bir akılda nedense kendine yer bulur: 19 yy.’ın erken dönemleridir. Bir kara tren ile Avrupa’da seyahat edilmektedir. Daha spesifik olmak gerekirse Balkanlar’da bir trende yolculuk edilmektedir. Hava sıcaktır. Kompartmanın camları açıktır. Ve ancak tren keskin bir viraja girer. Trenin lokomotifi virajın içindeyken en arka vagonu viraja daha yeni girmektedir. Uzun, keskin bir viraj. Bu esnada lokomotiften çıkan duman vagonlara gelmektedir. Kompartmanın içini duman basmıştır. Ve yolcular bu durumdan oldukça müzdariptirler. Bayan yolcular heyecanla bağırıp camların kapatılmasını istemektedirler. Neredeyse tüm trende bu durumdan kaynaklanan bir sıkıntı baş göstermiştir.
Şimdi, böyle bir şey bir insanın aklına neden gelir? Kömürler çalışan bir trenle hiçbir zaman seyahat etmemiş biri neden bunu düşünsün?
-Ari ırk saçmalığını duymuş olmalısınız. İnsanlık içerisinde seçilmiş olan bir grup insanın diğer insanlardan daha üstün vasıflara sahip olduğuna inanan bir saplantıdır bu. İşin en garip tarafı ise şudur: Bütün bu ari ırk saçmalığını ortaya atanlar insanlık içerisindeki en kırılgan ve biyolojik olarak en ezik halkayı teşkil eden gruptur.
Doğa şartlarına en dayanıksız olanların kendilerini üstün ırk olarak yutturma çabası evlere şenlik bir şaka silsilesidir.
-Sakal traşını yapmak için geliştirilmiş bir traş makinesi. Tek farkı herhangi bir bıçak ya da jilet kullanmıyor. Sakalları kesmiyor. Yakıyor. Sakal üzerinde gezdirilmesi yeterli. Tek yaptığı sakalları yakmak. Uzunluk ayarı yapılabiliyor. Etrafa kötü bir koku yayıyor ve ancak oldukça temiz. Ortada temizlemeyi gerektirecek kesik sakallar olmuyor.
-Bir macera filminden bir kesit: Hani bundan birkaç yıl evvel adamın biri yörüngeden Dünya’ya atlamıştı… Adam muazzam bir hızla Dünya atmosferindeki düşüşünü başarıyla gerçekleştirip paraşüt ile yere iniş yapmıştı. Filmimizdeki kahraman uzaydan Dünya’ya atlayış yapar. Ancak bir fark var; inişini Dünya gökyüzünde uçmakta olan bir uçağa gerçekleştirecektir. Lütfen bu anlatılanı gözlerinizin önüne getirmeye çalışın: Adam özel kıyafeti ile düşüşü esnasında müthiş bir hıza çıkar. Saatte 700 km hızla ilerlemektedir. Aşağısında uçağı gördüğü anda uçağa doğru yönelmeye başlar. Uçağa yaklaşırken yay ile uçağa bir kanca atar. Artık uçağa bağlıdır. Makara yardımı ile kendisini uçağın gövdesine çeker ve vücudunu uçağa yapıştırır. Bundan böyle artık o da uçağın bir yolcusudur. Tek fark uçağın dışında olmasıdır.
Bu anlatıyı okuduktan sonra akla bu uçağın kimin uçağı olduğu, bu manyakça aksiyonu kimin yaptığı gibi sorular gelmiyor mu?
-Klanlar ve gizli örgütlenmeler bazılarının ilgisini oldukça çekebiliyor. Örneğin şu klanı duymuş muydunuz? Loto Kazananlar Klanı. Evet. Adından anlaşılacağı üzere lotoda büyük ikramiyeyi kazananların üyesi olabileceği bir klandır bu. Ve oldukça güçlü bir klandır. Yani her üyesinin milyoner olduğu 10.000 kişilik bir organizasyonun yapabilecekleri hakkında kolaylıkla fikir sahibi olabilirsiniz.
-Manyak bir uyuşturucu karteli 10 tane uçak kaldırıyor. Her birinde 15’er ton kokain var. Bu uçaklar şehrin en kalabalık yerlerinin üzerinde uçuyor ve yüklerini havaya boşaltıyorlar. Şehirde suç patlaması yaşanıyor. Çoluk çocuk kendini camlardan, köprülerden atıyor.
-Küçükken araba dergisi okumak güzeldi. Tanıtılan her arabaya “Büyüyünce alabilirim bunu.” gözüyle baktığım için okumaktan zevk alırdım. Araba alımı arifesinde farklı farklı markalardan alınan kataloglara bakmak gibi.
Ancak yaş alıp yürüyünce ve cepte araba falan alacak para olmayınca bu dergilere bakmak anlamını yitirdi benim için.
-Socrates Dergisi ne kadar güzel bir dergi. İnsan okudukça her sayısını saklayası geliyor.
-Varlıktaki tüm canlıları görmek. Bu mümkün olsaydı bile mümkün olabilir miydi? Yani tüm canlıların bibliyografyasını çıkardığımızda ortaya milyarlarca sayıda tür canlı çıkmakta. Bakterilerden bitkilere, deniz canlılarından kuş türlerine, mikroplardan böceklere bilinen tüm canlı türlerini listelesek ve her birinin bir resmini bir sayfaya koysak ortaya milyarlarca sayfalık bir çalışma çıkacaktır. Diyelim ki bu yapıldı. Her sayfaya bakmak toplamda ne kadar vakit alacaktır hiç düşündünüz mü? Yani elinize Evren’de Yaşayan Tüm Canlıların Listesi’ni versek ve siz hepsine tek tek bakmayı deneseniz bunun ne kadar uzun süreceğini hiç aklınıza getirdiniz mi? Getirmediyseniz şöyle söylenebilir: çok uzun sürüyor. Hatta yapılması pek mümkün değil.
Yani hepsini bilsek dahi hepsini bilemiyor oluyoruz.
-Dünya dışı varlıklarla savaş zaten yapıldı. Ve filmlerin aksine; biz kaybettik. Şu an ki beliklerimiz, varlığımız içten işgal edilmiş haldedir. Yani içimizde uzaylılar var anlamında. Bizim görevimiz onlar kendi bedenlerini buraya taşımadan evvel Dünya’yı onlar için hazırlamak. Dünya’yı gökten asit yağan, yerden duman çıkan berbat bir yer haline çevirmek görevimiz. Onlar bu kondisyonlarda yaşayabiliyor. Bu ortamın oluşması için ise Dünya’nın atmosferik yapısı oldukça uygun. Bu dönüşüm için ideal bir gezegen Dünya.
Biz insanlar aslında doğal yetileri ve hayat algısı çok yüksek canlılarız.
Çiçeği okşamayı severiz biz.
Bütün bu açlık ve vahşet bizim doğamızın bir parçası değil.
Ne rahat mevzu, öyle değil mi?
-“Hey Coni, buna bakman gerekiyor.”
‘Ne oldu Vilyım?’
“Son insanlı Ay seyahatimizde bazı böcekleri Ay’da doğaya salmıştık.”
‘Evet, hatırlıyorum. Ne oldu peki?’
“Bunlar Ay’ın ışık görmeyen yanında semirmişler, çoğalmışlar. Bir tanesi 2 metre. Öküz gibiler yani. Ve çok vahşiler.”
‘Sıçtık. Ay’ı düşmanla doldurduk yani.’
“Ben onlardan faydalanmanın bir yolu olduğunu düşünüyorum.”
‘Öyle mi? Neymiş o yol?’
“Çöplerin sirkülasyonunda çok faydalı olabilirler. Hatta kanalizasyon atığımızı çözündürebilirler.”
‘Oldu. Bir de bunları Dünya’ya mı taşıyacağız? Ay’da başımıza açtıkları dert yetmezmiş gibi.’
-Tulumba ile su basmaya bayılıyordum. Rahmetli dedem ve babaannemin Kütahya’da köydeki evlerinde tulumba vardı. Evin inşası zamanında köyde su şebekesi yoktu. Bu sebeple kuyudan su çekmek önemli idi. Ve bu kuyunun tulumbası evin içinde idi.
-Araştırma için kutba giden Türk ekip bir sahil şeridinde yüzbinlerce inci bulmuş. Acayip bir zenginlik. Devletin bütçesini katlayacak cinsten.
-“Merkezî” kelimesinin zıttı ne yahu?
-Gece karanlığında yatağımda uzanırken dışarıdaki sokaktan geçen arabaların farlarının odanın duvarlarında sakince dolaşmaları beni uykuya daha yaklaştırır.
-“Belki” demek “bilmiyorum” demek midir?
-Ellibinde bir mi daha fazladır, yüzbinde iki mi?
-“Cahillik erdemdir. İçinde yaşadığımız çağda cahil kalabilmek çok okuyup, gezip çok bilmekten daha zor elde edilebilir bir haldir. Cahil kalmak eğitimli olmak ihtimalinden daha düşük bir olasılıktır. Hele ki şehirde. Cahil olabilmek imkansız gibidir.”
-Bir köpek “Hav!” dedi. Diğer köpek “Hav hav!” dedi. Hangi köpek haklı? Tartışmayı hangi köpek kazandı?
-Bazen olduğum yerde olmadığım hissine kapılıyorum. “Ruh” ve sinir hastanesine gittikten sonra musallat oldu bu durum.
Bazen halen alıkonmakta olduğumu hissediyorum.
Ben benim zihnimdeyim. Ve ben zihnimdeki beni yaşatıyorum. Yaşayan ben burada. Yaşatan ben izbe, köhne bir hücrede ağzından salyalar aka aka çürümekte. Ve işte o ben bu benim ben oluşumun diyetini ödemekte.
-“Bebek tıpaçı” diye bir şey duydum. Ne olduğuna bir anlam veremedim. Emziği mi kast ediyor acaba?
-Bir soygun planı. Önce bazı bilgilendirmeler gerekli: uçak gemilerinin yüzen kasabalardan farkı yoktur. Bir uçak gemisi onbinlerce mürettebat barındırmaktadır. Bu yüzen dev geminin ihtiyaçlarını karşılamak bazen oldukça güç olabilmektedir. Gemiye bazen 2, bazen 3 ayda bir “karavan” adı verilen nakliye helikopteri gelir. Bu helikopter gofretler, cipsler, cep telefonları, bilgisayarlar, traş aletleri, t-shirtler, iç çamaşırları, sigaralar, müzik albümleri, oyun konsolu oyunları ve daha akla gelebilecek herşeyi gemiye taşır. Karavanın gemiye gelişi gemidekiler arasında heyecan oluşturur. Herkes uzun zamandır beklediği ihtiyaçlarına bu sayede kavuşur.
Soygun şu: karavanı soymak.
Bu gerçekten çok zor ve ancak çok kârlı. Herkesin gözünün önünde gemiye iniş yapan helikopterin kargosunu çalmak imkansız gibi bir durum.
Alınan kargo kargo asansörü ile hangara taşınırken asansörde 2 dakikalık bir zaman aralığı oluşuyor. Bu esnada karavan kargosu başında yalnızca bir görevli ile alt kata taşınıyor. İşte bu anda asansörü ara katta durduracağız. Asansördeki nöbetçiyi ekarte edeceğiz. Morgdan aldığımız tabut ile asansöre girip en pahalı ve küçük kargoları hızla tabuta yerleştireceğiz. Tabutu sanki tetris dizer gibi dolduracağız. Sonra asansörden çıkacağız ve kalan kargoyu aşağıya göndereceğiz. Tabutu hızla morga taşıyacağız. Morgda bir adamımız var. Bundan sonrası ona kalıyor. Tabutu morgda saklayacak. Ve bundan kimsenin haberi olmayacak. Toplamda 4 kişi ile bu işi halledeceğiz. Bu işten 3-4 milyon $ kaldırabiliriz. Bir paket sigarayı 500 Dolar’a satacağız. Bir I-Phone için 100.000 $ isteyeceğiz. Acayip para kaldıracağız.
-1 yılı video oyunlarına ayırmak. Zengin olursam tabii.
-EA Sports Fifa’da kadın takımlar var mı?
-Ölümsüzler… milyon yaşında canlı var Evren’de. Peki bunlar hiç ölmeyecek mi? Ölecek. Ölmeli. Her canlı ölümü tadacak çünkü. Bu durumda ne olacak? Ölümsüzler öldürülecek.
Ölümsüz bir şeyi nasıl öldürürsün ki? Yakarak? Boğarak? İntihar etmeye ikna ederek?
Sen ölümsüze tapmanın peşindesin, ben onu öldürmenin.
-Zor sorular kuşağı: muhallebi mi, sütlaç mı?
-Duymanın en önemli kıstaslarından biri duyulanın duyulduğunun farkında olmamasıdır.
-Sokak sanatçısı transfer ediyoruz. Sting’e dedik ki “Gel İstanbul’da, vapurda müzik yap. Bakalım ne olacak?”. Ne oldu sizce? İki tane cüppeli “Sen niye ecnebi şarkıları söylüyon?!” diye üzerine yürüdü adamın.
-Adamın kafasına koç toslamış. Ölmüş adam.
-Felsefe mi, filozofi mi? Bunu bile bilmeden ilmîlik falan.
-Kötü fikir: beyaz kahve
-Hayat ona itaat edeni sever, onunla mücadele edeni değil.
4 Haziran 2023 Pazar 21:31 İstanbul Bahadır Gezer